9 Nisan 2019 Salı

MARTILAR ARKADAŞIM OLSA YA !!

Martı dediğin hayvan ağızdan çiftleşen 25 -75 cm arasında Türk insanının simit yemeye alıştırdığı kuştur.

Vapurun arkasında uçarken öyle imrenir,öyle özenirim ki, insanların suratına çığlık atabilme özgürlüklerini kıskanırım. Ah ne isterdim bunu yapmayı. 

Sonra çığlık atamadığımı,ağlayamadığımı hatta konuşmadığımı fark ettim. Bu insanlığın  ömründe lafı bile olmayacak, ama benim için çok uzunca gelen bir süre aldı. 

Bir sancı vuku buldu ve buna geçiş süreci adı takmış olmasaydı insanoğlu, ben yine kendi kendimi doğurduğuma yemin edebilirdim. Acı hafifledikçe dünyada bir yerim olduğuna ve kıymetimin kendime değer verdiğim kadar olduğuna ikna oldum. 

Her acıya sigara yakılmazdı ve ben çoğu acıya oturup çubuk kraker yedim.


Sahi hayatımın dönüm noktası neydi benim ?


Yıkın şu çelik kadar katı ve bükülmesi zor tabularınızı yahu...

Bazı köşe başları insanın zırhıdır mesela,dimdik ve acımasızca döndüğüm bazı köşelerde dizlerimin üzerine çökmüşlüğüm var. Zaman her şeyin ilacı değil şahidi mesela benim için. Menekşeler bile kokuyor bana,sen inandığında kara kedi bile uğur getirir sana. 


Şimdi dizlerime bakıp,anlam yüklemeyeceksin bu hayatta hiçbir şeye dediğim noktadayım.


SAVAŞ YADA KAÇ !!

Psikolojide beynimiz bazı durumlarla karşılaştığında biz otomatik olarak bu iki eylem arasında bir refleks ile ilk adımı atıyoruz. Aşka bu kadar yakışan bir hormon daha olduğuna inanmıyorum. 

Savaşırsam kendimle , kaçarsam senden !!

Şimdi birisi beni tutsun istiyorum,sarsın ve desin ki kulağıma " Ben bunca zaman sonra senin elini tutup dünyaya meydan okuyacağım,korkma ben buradayım "

İnanır mıyım bilmiyorum ama inanmayı öyle çok isterim ki...
Herkesin kapısını çok sert çarpmam ile tanınırım, senin kapının arasına elimi koyacağım söz.

Bunu bana bunca zaman sonra,yüreğimin yerini hatırlattığın için şükran duyarak yapacağım.
O kapı kapansın diye arkasından camı açma bize yeter. 

Ben seni severim ve isterim ki bu senin karnını doyursun,sırtını örtsün,içini ısıtsın.Bundan fazlasını yapacak gücü de göğüs kafesinin ortasında atan yüreğinden alayım.

İsterim ki Sisi yüreğin nerende diye sorduklarında gözlerim sana dalsın.

Şimdi bana biri gelip Sisi Savaş dese savaşmak için zırh bildiğim köşe başında kendime meydan okuyacağım.
Yada Sisi kaç dese,olduğum yerde oturup kalacağım gibi. 

İnsan daha ne kadar kaçabilir ki ?

Şimdi kendime sarılacağım. İçimdeki çocuğu dizlerime oturtup omuzundan öpeceğim. 

Bilirkişiyi de getirin bi kahve içelim.....!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bana ait olduğunu düşündüğüm o oyuncak büyüdüğüm için mi başka çocukların elinde ?

Y ukarıdan bir yerlerden gönderilen bir armağan olsan gerek.. Benim küçük fötr şapkalı biblom... Böyle diyorum sana.. Kafamda kurduğum o gü...