Gökten 3 elma düştü,biri aşka, diğeri acıya ve sonuncu umuda.
Önce bir aşk yaşar sonra acısını çeker ve sonunda yeniden öyle güzel sevebilmek için umut etmeye başlardık.
Plansızca kurala sadık kalan,hayatta da kalır..
Vazgeçmek sandığınız olayların %80 i aslında kabulleniştir ama bunu görmezsiniz. Biraz gurur, bir tutam ego ile vazgeçtim diye biter tonlarca şiir. Hayır diye bağırmak istiyorum ;
HAYIR BU KABULLENİŞ ÇÜNKÜ BAŞKA BİR ŞEY ELİNDEN GELMİYOR......!
Sonra aslan gibi baş başa kalırsınız yüreğinizle. En azından bende öyle olmuştu.Yüreğim ne istediğinden emin ve aksini kesinlikle reddeden bir hal almıştı. Olmazı oldurmakta inat ettiğim için çoğu zaman aynı yaraya düştüm ve bunu kabullenerek kendime uyandım.
Aslında baya ikna olmuştum sevmek sevilmek konularının artık baya uzağında olduğuma, günümüz sevgilerine de adapte olamayacak kadar yabancılaşmıştım.
Sonra saklandığım yatağın altına başını uzattığın için sobelenmiştim. İçimden 3 kere tekrar ettim
" Beklentiler üzer,beklenti hayatımın sonuna kadar yok "
Uzun uzadıya sohbet etmiş.hunharca gülmüş,ne kadar benzediğimize şaşırmış,iyi bir arkadaş kazandığıma baya ikna olmuştum aslında. İnsan gerçekten sevildiğinde ve doğru kişi tarafından sevildiğinde bunu iliklerine kadar hissediyormuş teşekkür ederim.
Hatta o kadar kendimi zamanında zorlamış ve hırpalamışım ki bazı şeyler olması gerektiği gibiyse çabaya ihtiyaç kalmadan su gibi yolunu buluyormuş. Aynı pislik daima aynı sonucu verirmiş, inat etmemek lazımmış.
Türlü aktiviteler ile ilişkiyi canlı tutmaya çalışmak gereksizmiş hatta. Yaklaşmakta olan sonun vadesinden kaçmak için bir direnişmiş bunlar yalnızca.
Sonra gökten 3 elma daha düştü.
Biri bize aşk diye
Diğeri geçmişe acı diye
Sonuncu geleceğe umut diye
Sevdiğini söylemeden hissettiren adamlar hep Yılmaz Erdoğan filmlerinde kaldı sanıyordum ben.
Yada sana mucizeymişsin gibi bakan gözlerin sadece leş Türk dizilerinde afiş olduğuna yemin edebilirdim.
Neyi istediğini ve hissettiğini bilen güzel yüreklerde yeşersin umutlarınız. Bir aşk giderken bile acı değil bir tutam iyiki bıraksın. Bunu böyle yaşamadan geçip gitseydim dünyadan ne büyük eksiklik olurdu diyebilin.
Yüreğinizin raflarına reçeller dizin yüzüne bakınca ve taze bahar dalları yeşersin kış günlerinde bile .
Yarası yarasına denk geleni severmiş ya insan öyle değil,aynı yarayı aynı yerden açmayacağına emin olup güvendiğini sever insan.
Yüreğini karşındakinin merhametine emanet edebilecek kadar deli bir kadın mıydım ben ?
Bilmiyorum,bu deli casaretini de onun yüreğinden almıştım çünkü merhamete yürek emanet edecek kadar deli olan ilk oydu.
İyiki de o oldu yoksa yine saklanabilirdim o yatağın altına.
Neyse ki saklansam da beni nerede sobeleyeceğini bilecek kadar bana benziyorsun...
Nasıl diyorduk ;
Biraz Deniz
Biraz Rakı
En Çok Sen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder